top of page

Yakın Tiyatro'dan Yeni Sezona 6 Yeni Oyun: Emre Şamdan ile Detaylı Bir Bakış


ree

Fuaye Ankara olarak yeni bir video ile daha karşınızdayız ve bu kez Ankara tiyatrosunun en üretken topluluklarından biri olan Yakın Tiyatro'nun kalbine, Mesafe Sahne'ye konuk olduk. İçeride bir yandan matkap sesleri yükseliyor, bir yandan metronomun ritmik vuruşları eşliğinde replikler ezberleniyor... Sanatsal üretimin o tatlı telaşının ve bir arı kovanını andıran hareketliliğin ortasında, tiyatronun kurucularından Emre Şamdan ile yeni sezonu, prömiyer yapacak oyunları ve bir tiyatro topluluğu olmanın ötesindeki felsefelerini konuştuk. Kemerlerinizi bağlayın, çünkü Yakın Tiyatro bu sezon tam 6 yeni oyunla seyirciyi selamlamaya hazırlanıyor ve her birinin arkasında derin bir düşünce ve büyük bir emek var.


Sezon Perdesini Erken Açıyor


Yakın Tiyatro, geleneği bozarak bu yıl sezonu 2 Ağustos'ta, alışılmıştan çok daha erken bir tarihte açıyor. Emre Şamdan, bu kararın arkasındaki temel nedenin "ekonomik koşulların dayattığı bir gereklilik" olduğunu samimiyetle ifade ediyor. "Sezon ne kadar erken başlarsa, on tane dahi olsa seyirciye ulaşabilirsek, bizim için ekonomik olarak o kadar anlamlı," diyerek günümüz özel tiyatrolarının sürdürülebilirlik mücadelesini özetliyor.


Sezon, tiyatronun iki köklü oyunuyla başlayacak: Yakın Sahne'de 8. sezonuna girecek olan Dava ve Mesafe Sahne'de 6. sezonuyla seyirciyle buluşacak olan Morg Sokağı Cinayeti. Bu oyunlar artık birer klasik olmanın ötesinde, topluluk için bir okul niteliği de taşıyor. Örneğin Dava, belirli bir temsil sayısına ulaşan tecrübeli oyuncuların yerini, yirmili yaşlarının başındaki genç yeteneklere bıraktığı, sürekli kendini yenileyen bir yapıya sahip. Geçtiğimiz sezon 50. temsillerini yaparak seyirciye veda eden Bartleby ve Rüya oyunlarının ardından, topluluğun fiziksel tiyatro çizgisinin yapı taşları olarak gördüğü Çürüme ve Körler gibi oyunlar ise repertuvarda birer simge olarak kalmaya devam edecek.


Peki, bir tiyatro topluluğunun her sezon bu kadar çok yeni oyun üretmesi normal mi? Emre Şamdan'a göre, 75 kişilik bir ekip ve toplamda 2000 metrekarelik üç farklı mekana sahip bir yapı için bu üretkenlik sadece normal değil, aynı zamanda bir zorunluluk. "Bu operasyonel kuvvete ulaşmak için çok çalıştık. 75 tane tiyatro yapmak isteyen kişi varsa, bence bu sayıda üretkenlik normal," diyerek vizyonlarını ortaya koyuyor. Bu 75 kişinin içinde sadece oyuncular değil, ışıkçısından makyözüne, kostümcüsünden müzisyenine kadar her alanda uzmanlaşmış sanatçılar bulunuyor. Bu da her oyunun kendi özgün estetiğine kavuşmasını sağlıyor. Yakın Tiyatro, bu yapısıyla elinde 20 ila 30 arasında oyunu sürekli döndürebilen, her sezon 4-5 oyuna veda edip bir o kadar yeni projeye başlayan dinamik bir "tiyatro evi" olmayı hedefliyor.


Ufukta Görünenler: Birbirinden İddialı 3 Yeni Prömiyer


Sezonun ilk yarısında seyirciyi üç heyecan verici yeni oyun bekliyor. Her biri farklı bir yazarın dünyasına, farklı bir estetik anlayışla yaklaşıyor.


1. Biri, Hiçbiri, Binlercesi (Prömiyer: 4 Ağustos)


Luigi Pirandello'nun aynı adlı öyküsünden uyarlanan ve yönetmenliğini Emre Şamdan'ın üstlendiği oyun, sezonun en felsefi ve zihin yorucu işlerinden biri olmaya aday. Şamdan'ın yıllardır kütüphanesinde beklettiği ve sahnelemeyi hayal ettiği bu metin, insanın kendini "biricik" sanma halini, benliğin başkalarının gözündeki yansımalarını ve bu yansımaların belirsizliğini sorguluyor. Pirandello'nun yaşadığı dönemde Einstein gibi bilim insanlarıyla olan yakınlığı ve Heisenberg'in "Belirsizlik İlkesi"nden etkilenmesi, metnin alt katmanlarını daha da zenginleştiriyor. Oyun, tam da bu felsefi derinliği sahneye taşımayı amaçlıyor.


Oyunun en büyük sürprizi ve en cesur yorumu ise, orijinal metindeki erkek karakterin, modern dünyada kadının sıkıştığı noktaları ve yaşadığı benlik krizini daha iyi yansıtacağını düşünerek bir kadın karaktere dönüştürülmüş olması. Sinem İsay, Ayça Güven ve Çağdaş Tekin'in rol aldığı oyun, seyirciyi de oyunun bir parçası yapacak aynalı bir dekora sahip. Bu dekor, basit bir yansıma yüzeyi olmanın ötesinde, seyircinin hem kendini, hem diğer seyircileri, hem de sahne arkasındaki tekniği görerek kendi varlığının ve izlediği şeyin göreceliliğini, o "belirsizliği" bizzat deneyimlemesini hedefliyor.


2. Kırgınlar Evi (Prömiyer: 18 Ağustos)


Bernard Shaw'un bu klasik eseri, Yakın Tiyatro'nun "iyi komedi" arayışının bir ürünü. Emre Şamdan, günümüzdeki yapay ve "Amerikanvari" komedi anlayışına bir alternatif olarak, bizim kültürümüzdeki fıkralara, Kavuklu ile Pişekar'a dayanan, nüktenin ve zekanın ön planda olduğu, derinliği olan bir durum komedisi yapma arzusunda olduklarını belirtiyor.


Oyun, Kaptan Shotover'ın gemi şeklinde tasarladığı bir evde geçiyor ve bu ev, aslında rotasını kaybetmiş bir ülkenin (orijinalinde Birleşik Krallık'ın) alegorisi. Yakın Tiyatro, bu metni günümüz Türkiye'sine uyarlayarak, "edep, onur, gurur gibi geride kalmış sıfatları nerede ve nasıl kaybettiğimizi" nüktedan bir dille sorgulamayı amaçlıyor. Oyun, birilerine parmak sallamak yerine iğneyi kendimize batırmayı ve seyirciye "Nerede kaybolduk?" sorusunu sordurmayı hedefliyor. Mustafa Avkıran, Çağlar Tüfekçi gibi tecrübeli isimlerle genç oyuncuları bir araya getiren kalabalık kadrosu ve devasa dekoruyla Kırgınlar Evi, sezonun en iddialı yapımlarından biri olacak.


3. Kuyu ve Sarkaç (Prömiyer: 2 Eylül)


Edgar Allan Poe'nun bu karanlık öyküsü, Yakın Tiyatro'nun fiziksel tiyatro alanındaki çalışmalarının yeni bir halkası olarak karşımıza çıkıyor. İspanya'daki fiziksel tiyatro eğitiminden modern gösterge bilimi üzerine çalışarak yeni dönen Serkan Salihoğlu'nun tek kişilik performansıyla sahnelenecek oyun, Öncü Alper tarafından yönetiliyor. Bu proje, metnin gücünü bedenin anlatım olanaklarıyla birleştirmeyi hedefliyor.


Engizisyon mahkemelerinde geçen öykü, aslında çağlar boyunca insanın özgürlüğünün kısıtlandığı, bir hegomanyaya boyun eğmek zorunda kaldığı ve buna rağmen umut etmeye devam ettiği o evrensel duyguyu anlatıyor. Oyun, tarihi bir olayı anlatmaktan çok, bu duygunun kendisini sahneye taşımayı amaçlıyor. Serkan Salihoğlu'nun bedensel performansının merkezde olacağı yapım, en çaresiz anlarda bile bir çıkış yolu arayan, insanın içindeki o sönmeyen umudu anlatan, çarpıcı bir fiziksel tiyatro deneyimi vaat ediyor.


Sürprizler Bitmiyor: Sezonun İkinci Yarısında Neler Var?


Yakın Tiyatro'nun üretkenliği bu üç oyunla sınırlı değil. Sezonun ilerleyen aylarında üç yeni proje daha seyirciyle buluşacak:


  • Üç Portakala Aşk: Ekim ayında prömiyer yapması planlanan, Mesafe Sahne'nin fuaye alanını tamamen kullanacak renkli ve kalabalık kadrolu bir fuaye müzikali. Bu konsept, hem sekizdeki oyunlara yetişemeyenler için daha geç bir başlangıç saati sunuyor hem de tek perdelik bir oyunla yetinmeyip tiyatroda daha fazla vakit geçirmek isteyenler için kompakt bir çözüm üretiyor.

  • Kış Masalı: Tiyatronun kurulduğu günden beri hayalini kurduğu Shakespeare serisinin ilk somut adımı. Bu oyun, sadece bir prodüksiyon değil, aynı zamanda ekibin yönetmeniyle, oyuncusuyla Shakespeare metinleriyle olgunlaşma ve hemhal olma yolculuğu olarak görülüyor. Bu yüzden aceleye getirilmeden, sindirilerek çalışılan bir proje.

  • Alemdağ'da Var Bir Yılan: Topluluğun Türk yazarlarla arasındaki mesafeyi kapatma arzusunun bir sonucu olarak, Sait Faik'in bu ölümsüz öyküsünden uyarlanacak olan yeni bir oyun. Bu, Yakın Tiyatro'nun poetikasında yeni bir kapı aralayacak olması açısından da büyük önem taşıyor.


Sahnenin Arkası: Podcast ve Açık Kapı Felsefesi


Tüm bu yoğunluğun arasında Yakın Tiyatro, seyirciyle arasındaki mesafeyi kapatmak için başlattığı "Aranızdaki Mesafe" adlı podcast serisine de devam ediyor. Yazarlar, metinler ve üretim süreçleri üzerine derin sohbetlerin yer aldığı bu yayınlar, oyunları izlemeden önce bir ön hazırlık yapmak ve tiyatronun düşünsel dünyasına daha yakından bakmak için harika bir kaynak. Bu kayıtlar, aynı zamanda bir "kültürel hafıza" işlevi görerek, "Biz bu oyunu yaparken ne düşünüyorduk?" sorusunun cevabını geleceğe taşıyan bir arşiv niteliğinde.


Sohbetimizin sonunda Emre Şamdan'ın altını çizdiği en önemli mesaj ise şuydu: Yakın Tiyatro'nun kapıları herkese açık. Bir temsil saati dışında uğradığınızda sizi bir kaos karşılayabilir, ancak prova izlemek, bir çay içmek veya sadece sohbet etmek isteyen herkesin her zaman güler yüzle karşılanacağını belirtiyor. Çünkü onlara göre seyirci, sadece bilet alıp koltuğa oturan kişi değil, aynı zamanda üretim sürecine katkı sunabilecek, bir prova izlerken sorduğu bir soruyla yönetmenin bile göremediği bir şeyi fark ettirebilecek değerli bir paydaş.


Ankara tiyatrosu adına dopdolu, cesur ve düşündürücü bir sezon bizleri bekliyor. Yakın Tiyatro'nun bu hummalı ve heyecan verici yolculuğuna tanıklık etmek, zihinlerinde açtıkları sorulara ortak olmak için bizler şimdiden sabırsızlanıyoruz. Prömiyerlerde ve fuaye söyleşilerinde görüşmek üzere!

 
 
  • Instagram
  • Whatsapp
  • X
bottom of page