Körler - Yakîn Tiyatro - Yakîn Sahne
- fuayeankara

- 18 Nis
- 2 dakikada okunur
Bir kez daha Yakîn Tiyatro’daydık ve Necatibey'deki sahneye girer girmez ne kadar özlediğimizi fark ettik. Bu sezon prömiyer yapan ve ekibin deneysel işlerinden biri olan Körler oyununu izledik; ardından da çok keyifli bir tiyatro sohbeti gerçekleştirdik.

"Bilmemek, görmemek... Bizi kim olduğumuzu hissetmekten mahrum bırakır. Fakat bilmek de görmeye katlanamadığımız şeyi görmektir. İnsan, bilme isteğinin ahenkli heyecanı ile bilmemenin konforlu tedirginliği arasında umutsuzca dolanır"
İlk sorularımızı hemen Umut Alper’e yönelttik; çünkü fikir ondan çıkmış ve oyunun birçok noktasında onun dokunuşları var. Konuşmasına, dans ve vücut odaklı bir ekip olduklarını hatırlatarak başladı. Maeterlinck’in metnini ilk okuduğunda çok etkilendiğini ve hâlâ oyundaki bazı cümleleri seyirciye aktarırken gözlerinin dolduğunu söyledi. Gerçekten de, oyunda çok az söz olmasına rağmen bazı cümlelerin oldukça etkileyici olduğunu belirtmeliyiz. Bu etkileyicilik, elbette ki tüm ekibin Körler oyununu titizlikle ele alıp, ince ince inşa etmesiyle mümkün olmuş.
Maeterlinck’in metnini sahneye taşıma kararının ardından, dansın oyuna entegrasyon sürecine geçilmiş. Uzun denemelerin ardından, dans ile replikler biraz ayrıştırılmış ve dans daha sembolik bir hâle getirilmiş. Korku - arama - korku - arama döngüsünde ilerleyen oyun, yarattığı atmosferle adeta seyirciyi hipnotize ediyor. Doğrusal olmayan zaman akışı sayesinde ise seyircinin dikkati bir an olsun dağılmıyor.
Yakîn Tiyatro ekibinin her oyununda derinlikli bir yapı olduğu için bu oyun hakkında da derinlemesine konuşma fırsatı yakaladık. Örneğin, oyunun her izleyicide farklı duygular uyandırması, aslında ekibin ince işçiliğini bize gösteriyor. Bazı izleyicilerde umut yaratırken, bazılarını umutsuzluğa sürüklüyor. Repliklerin gücünün yanı sıra çocuğun oyundaki yeri, semboller, reji illüzyonu ve dokunmamanın sahnelemeye katkısı gibi konuları da Öncü Alper ile tartışma imkânı bulduk.
Aslında oyunun en etkileyici yönü, yarattığı atmosfer diyebiliriz. Bunu sağlayan en önemli unsur ise kuşkusuz müziklerdi. Bu noktada Mertcan Ercan’ı tebrik ettik ve Umut Alper ile olan uyumlu çalışmalarının hikâyesini dinledik.
Yakîn Tiyatro ekibi, farklı işler denemeyi seven, kendilerini zorlamaktan çekinmeyen ve seyircisiyle sohbet etmekten büyük keyif alan bir ekip. Bizim de bir araya gelmekten her zaman keyif aldığımız bu ekibi yakından takip etmeye devam ediyor olacağız. Kendilerine çok teşekkür ederiz.



