top of page

Kum Feneri - Boş Sahne - Kült Sahne

27 Eylül 2025 Cumartesi akşamı, Kült Sahne’de Boş Sahne’nin yeni oyunu Kum Fenerini izleme fırsatı bulduk. Oyun sonrası yapılan fuaye söyleşisinde hem ekip hem de izleyicilerle buluşarak, oyunun bizde yarattığı duyguları ve düşündürdüklerini ayrıntılı bir şekilde konuşma şansı elde ettik. Fuaye Ankara olarak, bu oyunu izlemekten gerçekten çok büyük bir keyif aldığımızı özellikle ifade etmek isteriz. Sahnede yaratılan atmosferin etkileyiciliği, oyunculukların samimiyeti ve işlenen temaların zenginliği, bizleri uzun süre düşündüren ve duygusal olarak sarsan bir deneyim sundu.


ree

"Üç arkadaş; Gogo, Pano ve Viki, Raptor çetesinin artık yanlarında olmayan üyesi Sakis’in yokluğunda, restorasyona giren tarihi deniz fenerinin kalıntılarında başka biriyle tanışırlar: Mücü. Evinden uzağa düşmüş Mücü ile Raptor çetesinin bu karşılaşması yeni hikâyelere yol verecektir. İçine düştükleri hikâyeler ve kurdukları oyunlarla dört arkadaş, vazgeçmek ile korumak, geçicilik ile kalıcılık, sonluluk ile sonsuzluk, geçmiş ile şimdi arasında türlü yolculuklara çıkar."


Kum Feneri’nin öyküsü, yıkılma tehlikesi altındaki bir deniz fenerinin kalıntılarında bir araya gelen üç arkadaş ve Mücü karakteri etrafında şekilleniyor. Hikâyenin merkezinde kaybolan şeylerin ardından duyulan özlem, onları koruma arzusu, belleğin ve zamanın dönüştürücü gücü bulunuyor. Karakterlerin oyun kurarak gerçeği yeniden inşa etmesi, hayalle gerçeğin sınırlarını bulanıklaştırıyor. Bu durum, izleyiciyi çocuklukta kurulan hayali oyunların dünyasına taşırken, aynı zamanda bugünün kayıplarıyla ve eksiklikleriyle yüzleşmeye davet ediyor. Fuaye söyleşisinde de dile getirildiği üzere, oyun kurmak yalnızca bir kaçış biçimi değil, aynı zamanda korkularla yüzleşmenin, travmaları dönüştürmenin ve yaşamın ağırlığını hafifletmenin bir yolu olarak ön plana çıkıyor. Bu yaklaşım, oyunun sahnede kalmasını aşarak izleyicinin yaşamına dokunan derin bir boyut kazanmasını sağlıyor.


Söyleşide ekip, oyunun yazım sürecinden başlayarak dekor, kostüm, ışık ve müzik tasarımına kadar birçok ayrıntıya değindi. Karakterlerin Yunanca kökenli isimleri, Akdeniz’in kültürel belleğini oyuna taşırken; deniz, kum, taş ve fosil imgeleri sahnede zamanın geçiciliğini ve kalıcılığını aynı anda hissettiren güçlü metaforlar olarak yer aldı. Bu detaylar sayesinde izleyici, yalnızca bir anlatıyı izlemekle kalmadı; aynı zamanda çok katmanlı bir estetik dünyaya adım attı. İzleyicilerin yorumları da bu katmanlı yapıyı doğrular nitelikteydi. Bazı seyirciler oyunun içlerindeki çocuğa seslendiğini ve yıllardır unuttukları oyun kurma arzusunu yeniden hatırlattığını dile getirdi. Başka izleyiciler ise oyunun yetişkinler için düşündürücü, çocuklar için hayal gücünü besleyici ve hatta öğretici bir yapıya sahip olduğunu ifade etti.


Bizler de oyunu izlerken hem duygusal hem de düşünsel açıdan yoğun bir deneyim yaşadık. Mizahi anlar seyirciyi güldürürken, aynı sahnede yükselen hüzünlü atmosfer gözleri doldurmayı başardı. Oyunun ritmi, sürekli canlı tutulan geçişlerle asla düşmedi ve seyircinin dikkatini baştan sona diri tuttu. Özellikle “kum feneri” metaforu, kaybolan şeylerle başa çıkma biçimleri üzerine çok güçlü çağrışımlar yarattı. Bu metafor, geçmişin izlerini sürerken aynı zamanda geleceğe dair umut kapılarını da araladı. Oyunun dramatik yapısı, karakterlerin sahici performansları ve sahnede yaratılan görsel bütünlük, Boş Sahne’nin sahne dilinde ulaştığı yeni bir olgunluk ve yaratıcılık seviyesini gösterdi.


Fuaye söyleşisinde ayrıca oyunun farklı yaş gruplarına hitap edebilmesi öne çıkan bir başlık oldu. Seyirciler, tiyatronun oyun kurma eylemiyle iyileştirici ve dönüştürücü bir güce sahip olduğunu; Kum Feneri’nin de bu yönüyle seyircinin belleğine dokunan özel bir iş olduğunu dile getirdi. Yetişkinlerin günlük yaşamın ciddiyeti içinde çoğu zaman unuttuğu “oyun” kavramı, bu oyun sayesinde yeniden hatırlandı. Çocuklukla yetişkinlik arasındaki geçişi işaret eden bu tema, toplumsal belleğin de önemli bir parçası olarak öne çıktı. Bazı seyirciler, sahnedeki oyunculukların doğallığının oyunun etkisini artırdığını; kullanılan metaforların ise izleyiciyi hem bireysel hem de kolektif hafızaya dair sorgulamalara yönelttiğini belirtti.


Sonuç olarak, Kum Feneri yalnızca bir tiyatro oyunu değil; kayıplar, hatırlama, koruma arzusu ve yaşamın geçiciliği üzerine kurulmuş, seyircisini hem geçmişe hem bugüne hem de geleceğe dair düşünmeye davet eden kapsamlı bir sanat deneyimi. Biz Fuaye Ankara olarak, Boş Sahne’nin bu özel oyununu izlemekten büyük mutluluk duyduk. Oyun ekibinin emeğini, yaratıcılığını ve bizlere yaşattığı yoğun deneyimi takdir ediyor; bu üretimin Ankara ve ötesinde daha çok seyirciye ulaşmasını diliyoruz. Kum Feneri, hem sahnede hem de fuayede paylaşılan bu yolculuğuyla hafızamızda uzun süre yaşayacak bir eser olarak yerini aldı.

 
 
  • Instagram
  • Whatsapp
  • X
bottom of page