top of page

Gayb - Art Erika - Kült Sahne

"Gayb" oyunu için Kült Sahne'deydik. Hem izledik hem de oyun üzerine bolca sohbet ettik.


"Her şeyin ilki" olan bir gün izledik Gayb'ı. Ankara'da ilk, Kült'te ilk... Genç oyuncu ve yönetmen Ahmet Saim'in çok disiplinli bir bakış açısıyla "kendi şansımı nasıl yaratabilirim" sorusuna cesur ve samimi bir yanıt aradığı bir çalışma olarak karşımıza çıkıyor. 26 yaşındaki Ahmet Saim'in İstanbul serüveninin ve sanat üretme çabasındaki altı kişilik genç Art Erika ekibinin umut dolu mücadelesinin izlerini taşıyan oyun, otobiyografik öğelerle kurgunun iç içe geçtiği bir anlatı sunuyor.

"Remzi Asaf, çocukluk yıllarından itibaren hayatın anlamını ve kendine özgü bir yolculuğu keşfetme arzusuyla yanıp tutuşan, kırılgan bir gençtir. Babasının konservatuvarda okumasına izin vermesi, onun için yalnızca bir yetenek gelişimi değil, aynı zamanda kimliğini ve ruhunu bulma çabasında bir dönüm noktası olur. Ancak sanat dünyasında var olma mücadelesi, içsel bir huzursuzlukla gölgelenir. Karşılıksız aşklar ve bir türlü gün yüzüne çıkartamadığı besteleri, onu daha derin bir yalnızlık ve içsel bir çatışmayla baş başa bırakır."


Oyunun en dikkat çekici yönlerinden biri, farklı sanat disiplinlerini bir araya getirme çabası. Orta çağ tarihi yüksek lisansı yapan, dans ve kamera arkasıyla da ilgilenen Tuğba'nın, Boğaziçi'nden ışık tasarımcısı Erva'nın ve Ahmet'in çocukluk arkadaşı Aysel'in (aynı zamanda oyunun ismine ilham veren kişi) katkıları, kolektif bir yaratım sürecinin altını çiziyor. Bu genç ve idealist ekip, sanat üretirken aynı zamanda hayata tutunma ve ötekileştirilmeye karşı duruş sergileme gayretinde.


Seyirciden gelen olumlu geri bildirimler, "Gayb"ın güncel konulara dokunduğunu ve özellikle LGBTİ+ bireyler ile duygusal bir bağ kurduğunu gösteriyor. Oyunda Antalya unsurlarının bulunması ise, memleket hissiyatının ve kişisel geçmişin anlatıya nasıl sızdığını gözler önüne seriyor. Ahmet Saim'in ilk tiyatro oyunu olan Kapadokya Masalları'ndan "Gayb"ın ilham alması ise, yaratıcılığın farklı kaynaklardan beslenebileceğine işaret ediyor.


Oyunun müzikalitesi de önemli bir boyutunu oluşturuyor. Ahmet Saim'in daha önce oluşturduğu besteler ve "Gayb" tasarlanırken oyuna özel olarak yazılan besteler anlatıya farklı bir katman ekliyor. Arkadaşlarının şiirlerinden bestelenen şarkılar (Diyar şarkısı örneği), dayanışma ve ortak üretim ruhunu yansıtıyor. Oyunculuk ve şarkıların beğenilmesi, performansın etkileyiciliğini gösterirken, finalin beklenen etkiyi yaratıp yaratmadığı ise tartışmaya açık bir nokta olarak kalıyor.


Oyunda anne önemli bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Annenin önemli bir karakter olması ve Ahmet Saim'in anneannesinin seksenlerden kalma ses kaydından ilham alarak finali yazması, oyunun duygusal derinliğini artırıyor. Oyunun sonunun en son tasarlanan kısım olması ise, yaratım sürecindeki organik gelişimi ortaya koyuyor.


Ekibin "Gayb"ın gelişime ve eleştiriye açık olduğunu belirtmesi, öğrenmeye ve daha iyiye ulaşmaya yönelik bir çabayı simgeliyor. Remzi Asaf karakteri üzerinden insanın farklı hallerini anlatma girişimi, oyunun psikolojik derinliğine işaret ediyor. Annenin oyunu doğum gününde izlemesi ve yaşanan duygusal süreçler, kişisel ve sanatsal olanın iç içe geçtiği anları gözler önüne seriyor. Oyunun etkileşime açık bir şekilde tasarlanması ve seyircide olumsuz duygudurum yaratmamaya özen gösterilmesi, izleyiciyle kurulan bağa verilen önemi gösteriyor.


Oyunda övgüyle bahsedilen gözlemeler ise, sadece bir yiyecek olmanın ötesine geçerek adeta beşinci bir boyut gibi kokusu ve çıtırlığıyla seyirciyi içine çekmeyi başarıyor. "Konser ve tiyatro izlemiş olduk" yorumu, oyunun farklı sanat formlarını başarılı bir şekilde harmanladığını gösteriyor. Oyunun genel duygusu üzerinde durulması ise, "Gayb"ın seyirciyle duygusal bir bağ kurma amacına ulaştığını gösteriyor.


Oyuncunun müziğe de geçme isteği ve Özge Arslan'ın müzik tasarımındaki katkısı, ekipteki çok yönlülüğü ve sanatsal ifade arayışını destekliyor. Seyircinin oyuna dahil edilmesi, önce sorulara yanıt verilmesi ve ardından dramatik bir role geçilmesi, geleneksel tiyatro anlayışının dışına çıkarak interaktif bir deneyim sunuyor. Seyircinin adeta bir suç ortağına dönüşebilmesi, oyunun sınırlarını zorladığını gösteriyor. "Hem gönülleri hem mideleri doyuran bir oyun" ifadesi ise, "Gayb"ın sadece sanatsal bir deneyim sunmakla kalmayıp, aynı zamanda sıcak ve samimi bir atmosfer yarattığını da ortaya koyuyor.


Sonuç olarak "Gayb", genç bir ekibin kendi varoluş mücadelesini ve sanata olan tutkusunu samimi bir dille aktaran, farklı disiplinleri bir araya getirme çabasındaki umut vadeden bir yapım. Eleştirilere açık olması ve sürekli gelişim arayışında olması, "Gayb"ın gelecekte daha da olgunlaşacağının sinyallerini veriyor.

 
 
  • Instagram
  • Whatsapp
  • X
bottom of page