top of page

Fuaye Ankara’nın Demirbaşları Anlatıyor: Sevgi ve Nihan ile Tiyatronun Kalbine Yolculuk

Güncelleme tarihi: 26 Haz

ree

"Merhaba, ben Fuaye Ankara ekibinden Sevgi."

"Merhaba, ben de Fuaye Ankara ekibinden Nihan."


Bu samimi selamlaşmayla başlıyor her şey. Topluluğumuzun kurucusu Serhat Hoca'nın ısrarlarıyla bir araya gelen, kendilerini "Fuaye Ankara'nın demirbaşları" olarak tanımlayan Sevgi ve Nihan, bu kez sahneye değil, mikrofonun karşısına geçerek Fuaye Ankara'yı kendi gözlerinden anlatmak için buluştu. Birbirlerine yönelttikleri sorularla, tiyatroya adanmış bu topluluğun ne olduğunu, neden var olduğunu ve bir parçası olmanın ne anlama geldiğini tüm detaylarıyla masaya yatırdılar.


Gelin, bu keyifli sohbete kulak verelim ve Fuaye Ankara'nın kalbine doğru bir yolculuğa çıkalım.


Fuaye Ankara Nedir? Ne Zaman Başladı ve Ne Yapar?


Sohbete Nihan başlıyor ve Fuaye Ankara'yı ilk kez duyanlar için tanımlıyor: "Bu bir tiyatro seyirci topluluğu. Ağustos 2023'ten beri toplanıp oyun izleyen ve sonrasında oyunlar üzerine sohbet eden bir ekip."


Sevgi ise bu tanımı daha romantik bir çerçeveye oturtuyor: "Burası, birlikte tiyatroya gittiğimiz ve tiyatroyu anlamlandırdığımız yer. Hani bazen bir oyundan sonra 'Abi biz ne izledik ya?' deriz ya, işte o oyunların anlam bulduğu, çerçevesinin çizildiği bir yer." Bu harika tanım, Fuaye Ankara'nın sadece bir etkinlik grubu değil, aynı zamanda bir anlama ve anlama çabası olduğunu gösteriyor.


Neden Bir Seyirci Topluluğu Olarak Var Olma İhtiyacı Duyuldu?


Nihan'a göre Fuaye Ankara'nın varoluş amacı çok katmanlı. İlk olarak, izlenen oyunları anlamlandırmak ve tiyatronun varlığını sürdürmesine aktif olarak katkıda bulunmak. Yani sadece edilgen bir izleyici olmanın ötesine geçip, Ankara tiyatrosunun bir parçası olmak ve onun büyümesine destek vermek. İkinci olarak ise bu, kişisel bir yolculuk. Nihan bunu şöyle açıklıyor: "Her oyunla ilgili düşünüp, 'Bu oyun bana ne öğretti veya ne hissettirdi?' diye sorgulayabilmek benim için bir kişisel gelişim aracı."


Sevgi, bu ihtiyacı kendi deneyiminden yola çıkarak anlatıyor. Eskiden tek başına oyunlara gittiğinde, çıkışta yaşadığı o yoğun duyguyu ve düşünceleri birileriyle paylaşma arzusunu hatırlıyor. İşte Fuaye Ankara, tam da bu ihtiyaca cevap veriyor. Sevgi'ye göre seyirci, tiyatronun varlık sebebidir ve seyirci gözünün güçlenmesi, tiyatroların içinin boşalmasını engeller.


Nihan, bu noktada önemli bir tespitte bulunuyor: "Seyirci ne kadar bilinçli ve dolu dolu şeyler talep eden bir tarafta olursa, izlediğimiz oyunlar da o kadar kaliteli olur. Biz aslında o insanların dili oluyoruz."


Sevgi, bu misyonun altını çizerek ekliyor: "Eski bir 'Ankara seyircisi' büyüsü vardır ya, sanki o büyü sönmeye başlamıştı. Fuaye Ankara ile bu büyü tekrar canlanıyor. Ankara dışından gelen tiyatro ekipleri bile 'Ankara seyircisini görmüş olduk' diyorlar. Bu bir iltifat. Çünkü biz hep birlikte emek veriyor, fikir sunuyor, eleştiride bulunuyoruz. Ankara seyircisi var, hâlâ buradayız, ölmedik, yaşıyoruz ve yaşatacağız!"


"Tiyatroya Gitmekle Yetinmiyoruz" Derken Neyi Kastediyoruz?


Bu iddialı cümlenin içini ilk olarak Sevgi dolduruyor. Ona göre bu, bilet alıp bir oyunu izleyip çıkmaktan çok daha fazlası. Söyleşilere katılarak oyunu farklı bir açıdan görmek, ekipleri tanımak... Sevgi'nin benzetmesiyle Fuaye Ankara, "izlediğimiz oyunu içimize sindirmemizi sağlayan bütün enzimleri, hormonları barındırıyor."


Nihan için ise bu cümlenin arkasında yine kişisel gelişim yatıyor. Tıpkı bir kitap okumak veya bir seminere gitmek gibi, her oyunu kendini geliştirmek, Doğan Cüceloğlu'nun deyimiyle "daha insan olmak için" izliyor. Sevgi de tiyatronun klasik tanımına atıfta bulunarak gülümsüyor: "Sonuçta tiyatro neydi? İnsanı insana insanla anlatma sanatı. Bizim de insan olarak orada var olmamız gerekiyor!"


Katılım Hikayeniz Nasıl Başladı? İlk İzlenimleriniz Neydi?


Nihan, hikayesine Ağustos 2023'te bir Instagram reklamıyla başladığını anlatıyor. Gruba dahil olmuş, bir oyuna gitmiş ve oyun sonrası fuayede (sohbette) insanların tek derdinin tiyatro olduğunu görünce, "Ben burada kalırım" demiş. O günden beri Fuaye Ankara, onun en yakın arkadaşlarının da içinde olduğu, sosyal anlamda kendini tatmin ettiği bir yuvaya dönüşmüş.


Sevgi'nin hikayesi biraz daha eskiye, Nisan-Mayıs aylarına dayanıyor. Serhat Hoca'nın Ankara fotoğrafları paylaştığı bir hesabı keşfetmiş, oradan tiyatro paylaşımlarını görmüş ve takip etmeye başlamış. Discord grubuna dahil olduktan sonra Eylül ayında, Fethi Sahnesi'ndeki "Tek Başına" oyununa giderek ilk fuaye deneyimini yaşamış. "Oyun hakkında konuşmak, oyuncunun performansını tartışmak ve oyuncunun da bunu dinleyip 'Evet, haklısınız' ya da 'Hayır, biz böyle düşünmedik' demesi muhteşemdi. O günden beridir de içindeyim ve hep içinde olacağım" diyor.


İlk izlenimlere gelince, Nihan tiyatro çıkışında oyunları hararetle anlatma ihtiyacını karşılayacak bir ortam bulmuş. Sevgi ise beklentisinin çok daha üstünde bir yapıyla karşılaşmış. Başta kendini yetersiz hissetse de zamanla Fuaye Ankara'nın, bilmeyenin de bilmediğini rahatça söyleyebildiği ve öğrenebildiği bir deneyim alanı olduğunu görmüş.


Fuaye Ankara Bu Sezon Neler Yaptı, Neler Eksik Kaldı?


Bu sezonun en parlak anlarından biri, yedi tiyatro ekibinin katıldığı açılış kokteyliydi. O gün tanışılan birçok kişi, bugün topluluğun "müdavim"i olmuş durumda. Sayısız fuaye yapıldı, iki haftada bir buluşmalar düzenlendi ve WhatsApp grubundaki yazışmalar hiç durmadı. Gelecek sezon için İstanbul ve Eskişehir'e "seyirci turu" yapma hayalleri bile kuruldu.


Peki, neler başarıldı? Nihan'a göre en büyük başarı, seyirciyi daha nitelikli hale getirmek. Artık bir oyuna gitmeden önce daha derin okumalar yapıyor, hatta ilgili kitapları okuyor. "Uzun uzun Gemini'yla sohbet ediyorum 'bu oyun böyle bir oyunmuş' diye" diyerek modern hazırlık süreçlerine de göz kırpıyor. Ayrıca, Ankara seyircisi kimliğini yeniden canlandırmak ve özel tiyatrolara "Yalnız değilsiniz kanka, biz buradayız!" mesajını vermek en büyük başarılardan.


Neler eksik kaldı? Nihan, fuayelere katılımın bazen düşük kaldığını ve bu konuda sosyal medya kullanımı gibi alanlarda eksiklikler olabileceğini düşünüyor. Sevgi ise insanların bazen soru sormaya çekindiğini hatırlıyor; bir fuayede soru gelmeyince "Hadi o zaman iltifat edin madem" dedikleri anı tebessümle anıyor. Daha fazla ekiple işbirliği yapılabileceği ve tabii ki esprili bir dille ekliyor: "Fuaye tişörtlerimiz, kasketlerimiz ve kupalarımız hâlâ yok!" Bu küçük sitem, aslında topluluğun görünür olma ve kimliğini pekiştirme arzusunu da ortaya koyuyor.


Size En Çok Keyif Veren An, Oyun veya Buluşma Hangisiydi?


Nihan için en keyifli an, açılış kokteyli ve oradaki tanışıklıklar olmuş. Ayrıca, bir kafenin toplantı odasında samimiyetle yapılan buluşmaları ve kalabalık fuayelerin bitiş anındaki o tatmin duygusunu unutmuyor. Öncesinde gözleme ikram edilen "Gayıp" oyunu da onun için özel anlardan biri.


Sevgi için ise hafızasına kazınan an, "Baba" oyununun fuayesiydi. Oyunun yarattığı derin etkiyle kimsenin konuşamadığı, herkesin sadece hayranlıkla Mehmet Atay'a baktığı o sessiz an... Ayrıca iki haftada bir yapılan buluşmalarda dönen muhabbetler, oyun tavsiyeleri ("Bu oyun seni tetikler," "Bu tam bugünün oyunuymuş") onun için paha biçilmez. Bu paylaşımların, doğru oyunlara enerji harcamak açısından "ekonomik" bir fayda sağladığını düşünüyor ve ekliyor: "Kamu spotu: Saçma sapan oyun yoktur, anlamayan seyirci vardır!"


Birlikte İzlemek, Tartışmak: Fuaye Ankara Tiyatroya Bakışınızı Nasıl Değiştirdi?


İkisi de bu soruya net bir "Evet" cevabı veriyor. Sevgi, tiyatroya emek veren insanların dertlerini anladıkça saygısının arttığını söylüyor. Nihan için ise birlikte izlemek çok keyifli. Ekipteki arkadaşlarının tepkilerini bilerek oyun izlemek, "Zombili Oyun"da korkuyla el ele tutuşmak, "Çılgın Dünya"da kahkahalarla salonu çınlatmak... Bunların hepsi deneyimi zenginleştiriyor.


Farklı düşüncelere sahip olmanın da bir zenginlik olduğunu vurguluyorlar. Farklı mesleklerden, farklı yaşantılardan insanların bir araya gelip aynı oyun üzerine saygıyla tartışabilmesi, Türkiye'de özlemi duyulan bir tablo çiziyor. Nihan, "Fuaye'de bir şey konuştuğumda, eleştirilsem bile herkesin beni doğru şekilde anlayıp iyi bir dönüş yapacağını biliyorum. Bir nezaket var, bu çok keyifli" diyor.


Son Söz: Fuaye Ankara Sizin İçin Tek Cümleyle Nedir?


Sohbetin sonunda, Fuaye Ankara'yı tek kelime veya cümleyle tanımlamaları isteniyor.


Nihan'ın cevabı net ve iddialı: "Fuaye Ankara, nitelikli izleyici."


Sevgi'nin cevabı ise topluluğun ruhunu özetliyor: "Aidiyet."


Bu aidiyetin altını şöyle dolduruyor: "Hem o Ankara seyircisine ait olmak, hem sahneye ait olmak, hem de seyirci koltuğuna ait olmak... Fuaye Ankara benim daha Ankaralı gibi hissetmemi sağladı."


Bu içten sohbet, Fuaye Ankara'nın sadece bir seyirci topluluğu olmadığını; bir aile, bir okul, bir paylaşım alanı ve en önemlisi tiyatroya duyulan sevginin vücut bulmuş hâli olduğunu kanıtlıyor. Herkesi kucaklayan, dinleyen, anlayan ve birlikte öğrenen bu güzel topluluğun bir parçası olmak isteyenler için kapı her zaman açık.


Görüşmek üzere!

 
 
  • Instagram
  • Whatsapp
  • X
bottom of page