Geçtiğimiz perşembe akşamı, yani 6 Şubat 2025 akşamı Fuaye Ankara seyirci topluluğu olarak Aralık Sahne’de Tiyatro Tam’ın yeni oyunu “Ceza Sömürgesi”ni izledik. Oyun sonrasında ekiple birlikte, Kafka’nın dünyasına doğru keyifli bir yolculuk yaptık.

"Güneşin kavurduğu bir sömürgenin merkezinde, totaliter rejimin hükümlerini uygulayan tuhaf bir yargısız infaz makinesi vardır. Bu makine tarafından öğütülmek üzere olan bir mahkûmun ve hayatını bu makineye adayarak benliğini çoktan yitirmiş, otorite bağımlısı bir subayın, batı medeniyetinin temsilcisi-itibarlı bir gözlemci gezginle yüzleşmesi farklı açılardan ele alınırken; bir tür iç-dış hesaplaşmaya benzeyen çatışmalar yumağı, kazananı olmayan bir düelloya dönüşür."
“Ceza Sömürgesi,” Franz Kafka’nın aynı isimli kısa öyküsünden uyarlanmış. Fuaye sohbetimize, ekibin Kafka’yı seçme nedenini sorarak başladık. Oyunu uyarlayan ve oynayan Belgin Karar, Kafka’nın metnini seçme nedenlerinin temelinde seyirci kavramını irdeleme isteklerinin yattığını belirtti. Kafka’nın metnindeki gözlemci bakış açısının, farklı perspektiflerden “seyirci olmanın” anlamını tartışmak için bir fırsat sunduğunu ifade etti. Bu, hem zorlu hem de keyifli bir yaratım süreci olmuş.
Oyunun yönetmenlerinden Cem Karar ile birlikte dördüncü duvar kavramını ele aldık. Sahneleme sırasında dördüncü duvarın korunduğunu, ancak bu duvarın saydam bir nitelik taşıdığını dile getirdi. Seyircilerin oyunun parçası olmadığını, ancak oyunun içinde olup bitenleri çok yakından gözlemlediklerini ifade etti.
Sahne tasarımı üzerine konuştuğumuzda ise meydan sahne düzenlemesinin oyun için ne kadar etkileyici bir tercih olduğunu bir kez daha gördük. Oyunun, hem içerik hem de biçim anlamında dairesel bir döngü yaratması, seyirciyi adeta hikâyenin içine hapsetmişti. Dekor ve sahne kullanımı üzerine uzun uzun konuşarak bu görsel tercihlere hayran kaldığımızı söylemeliyiz. Kafka’nın öyküsündeki döngüselliği bu kadar çarpıcı bir şekilde seyirciye aktarmak kolay bir iş değil; ancak Tiyatro Tam bunu başarmış.
Oyunun en dikkat çeken yönlerinden biri, seyircilerin kendilerini hikâyeye çok yakın hissetmeleriydi. Buna rağmen interaktif ögelerin tercih edilmemiş olması da sohbetimizin önemli bir parçası oldu. Ekip, Kafka’nın dünyasını ele alırken bu tarz bir etkileşimin oyunun yapısına uymadığını ve Kafka’nın atmosferine sadık kalmayı tercih ettiklerini belirtti.
Fuaye sohbetimizin bir diğer odak noktası ise oyundaki karakterler ve kötülük kavramıydı. Komutan, Gözlemci ve Mahkûm üzerinden şekillenen hikâyede, karakterlerin tarafsız bir şekilde yansıtılmış olması biz seyircilerde derin bir etki yarattı. Kafka’nın metnine sadık kalınırken, reji tercihleriyle hem görsel hem de duygusal bir bağ kurulduğunu hissettik.
Tiyatro Tam, zor bir metni ustalıkla sahneye taşımış. Oyunun rejisi, dekor ve ışık kullanımındaki incelik, hikâyenin yoğunluğunu ve Kafka’nın dünyasını çarpıcı bir şekilde seyirciye aktardı. Bu etkileyici yapım için başta Belgin Karar ve Cem Karar olmak üzere Tiyatro Tam ekibine teşekkür ederiz. Ayrıca ev sahipliği için Aralık Sahne’ye de minnettarız.